23 Aralık 2009 Çarşamba
agent clank
tüm zamanların en favori oyun karakterim daha doğrusu oynamayı yarım yamalak becerebildiğim tek oyunun pek sevdiğim karakteri agent clank'ı ben değil bir başkası yapmış. (bkz. http://www.1up.com/do/blogEntry?bId=8532873) gördüm ve üzüldüm... ama çok da şirin olmuş kareta... yerim ben onu...
21 Aralık 2009 Pazartesi
ilk satış!!!
17 Aralık 2009 Perşembe
flim-flam feriye'nin ellerinden öper :))
16 Aralık 2009 Çarşamba
to russia with love!!!
13 Aralık 2009 Pazar
kermes, pasaj, hayat, etc.
1 Aralık 2009 Salı
wool fetish
19 Kasım 2009 Perşembe
es es es es es (ki)
bu 5 adımın ilki olan sınıflandır, gereksiz nesneleri çalışma ortamından uzaklaştırmayı hedefliyor. bu işe ayıracak çok vaktim var diyorsanız bunu kırmızı etiket yöntemiyle yapabilir, son bir aydır dokunmadığınız herşeyi kırmızı etiketleyip, bir yerde toplayıp yerlerini değiştirebilir veya imha edebilirsiniz duruma göre. sırala/ düzenle kısmı için prensip, herşeyin bir yeri olması gerektiği. öyle ki herhangi bir şey yerinde değilse bunu anlamanız gerekiyor. sil/ temizle ismi üzerinde elinize bir bez alıp etrafı temizlemekle ilgili... bu adım, ayrıca sizi domuz gribinden de koruyabilir. standardlaştır, ilk üç adımı sürekli kılmaya ve en en iyi pratikleri günlük hayatın bir parçası haline getirmeye dayalı. sonuncu adım sahiplen/ sistemi koru. bu adım mesela iş arkadaşınızın zımbasını alıp sonra da sahiplenip asla geri vermemeniz olurdu felsefe japonlara ait olmasaydı belki, japonlar bu işi yeterli enerji harcayın ki eski sisteme dönmeyin olarak anlatmış.
bizim ofis fatma hanım ve cemrenin özverileriyle ilk 4 adımı gerçekleştirmiş ama 5. adımda kavram kargaşası yaşayarak zımba sahiplenme modeline dönüş yapmıştı.
doğru uygulandığında bu sistemin, iş yerlerinde verimlilik, moral ve kaliteyi arttırdığı, ayrıca düzensizlikten kaynaklı israfı azalttığı kanıtlanmış. ben de şiş, tığ, makas ve yünlerim için uyguladım... bakalım önümüzdeki günlerde flim-flam'da ne tarz değişiklikler gözlenecek?? :)
17 Kasım 2009 Salı
kız beni alan yaşadı
kravatın boynu sıcak tutma gibi bir fonksiyonu olmadığını bilimsel araştırmalarla kanıtladıktan sonra, kış geldi, sevgili üşürse kötü olur, aman zaten erkeklerin hasta olması da hiç çekilmiyor tarzı korkular, ve de bambu yününün dayanılmaz yumuşaklığı ile haftasonu ivme kazandırıp atkıyı bitirdim... renkler ne kadar belli oluyor bilmem ama, bu kış ben de birşeyler örücem diyorsanız, bambu yünlere bir şans verin derim... tüysüz, sıcacık ve yumuşacıklar...
bunun dışında haftasonu, annem ve arkadaşlarıyla nişantaşında 'barba'ya gittik. mezeler, müzik, eğlence süper bir meyhane. ödemeyi kredi kartıyla yapacaksanız önceden söylemekte yarar var, keza fiyatlar bir anda değişebiliyor:) 'ugly truth' izlendi, tam romantik komedi, çok da eğlenceliydi... 'wienerwald' da krauter'li yarım piliç... hmmm... pek mis...
11 Kasım 2009 Çarşamba
kravat
10 Kasım 2009 Salı
time management
- bir ajanda edinin. nerde daha rahat ediyorsanız, lotus olur, google olur, outlook olur veya benim keçe ajandalardan olur...
- planlamaya zaman ayırın. önünüzdeki bütün işleri, yılsonu hedeflerinizi, aksiyon planlarınızı vs. deadline'larını yanına not ederek çıkarın.
- işlerinizi öncelik sıralamasına sokun. bunu yapmak için bir sürü yol var. dilerseniz amerikan başkanı eisendhower gibi acil önemli matrix'i oluşturun. önce hem önemli hem acillerden başlayın, önemli değil ama acilleri delege edin, önemli değil ve acil değilleri silin gitsin:)) bir de pareto analizi var tabi. işlerin yüzde sekseninin zamanınızın yüzde yirmisiyle yapıldığı, ama geri kalan işlerin (yani tüm işin yüzde yirmisinin) zamanınızın yüzde seksenini alması teorisine dayanıyor bu ve kısaca yüzde yirmi zamanla yapılacak yüzde seksen işi yapın, yanlış anlamadıysam (ki kesin işime geldiği için yanlış anladım) gerisini boşverin diyor:))
- bu araştırmalar sırasında bulduğum bir de t-planning var. yani bu ajanda sayfasını t düzeninde kullanıp, bir tarafa randevu, toplantı gibi fiks zamanlı şeyleri yazıp, diğere tarafa zamanı esnek işleri yazmanız.
- bir de her zaman günlük iş listenizi yaparken yüzde yirmi oranında esnek olun... ansız gelecek telefonlar, çıkacak işler için ki kendinizi gün sonunda ay bugün de işlerin çoğunu yetiştiremedim stresine sokmayın.
bu arada tabi çalışma alanınızın düzeni, sizi işinizden alıkoyan şeylerin tespiti (ör: blog, facebook, iş arkadaşları, sosyalleşme...) ve kontrol altına alınması tarzı şeyler var. ikincisi için diyebileceğim birşey yok.. bence o alıkoyan şeylerin ne kadar zamanımızı aldığını bilip ona göre planlama yapmak, onları kontrol altına almaya çalışmaktan daha sağlıklı... misal işyerinde okunacak 30 sayfa varsa, onu eve götürüp yatmadan okuma, o zamanı da iş yerinde kafa dağıtmaya mutlu olmaya yarayacak aktivitelere ayırma gibi...
çalışma alanı düzenlemesi ile ilgili 5s hakkında bilgiyi de artık bir kutu mutu dikersem koyarım... bir ajanda koyucaz diye bu kadar kıvırdığımız yeter:))
9 Kasım 2009 Pazartesi
eğri gitmek varken, düz gitmek niye
bu arada cuma, bambu yünü aldım kazak yaparım kendime diye, ama sonra arda atkı istedi, atkıya döndük.. bambu yünü mükemmel bir şeymiş.. hem renkleri, hem kendisi yumuşacık!! yarıladım bile.. detaylar ve fotoğraflar inşallah en yakın zamanda burda.
6 Kasım 2009 Cuma
sewing is believing
bloğumun 100. profil görüntülemesi olmuş, nasıl heyecan anlatamam:)) hoş bunun rahat 60'ı benim acaba okuyan var mı diye girip bakmalarımdan kaynaklanıyor olabilir...
neyse dün pilates (6. dersime gittim, hala i love pilates big time), sonrası asmalımescitte bilimum kızarmış aperatifler, ve uzun zamandır düşündüğüm t-shirt'ü yapmak için koşarak eve gelme...
nette uzun araştırmalar sonrası bu kelime benzerliği nasıl olur da kullanılmaz diye mutlu olduğum, ve bugün gururla işe giydiğim t-shirt'ümle sabah yeni bir araştırma sonrası bulduğum http://theblackapple.typepad.com/inside_a_black_apple/2007/11/sewing-is-belie.html ve bu desen benimkine 5000 basar diye ağlayarak uzaklaştığım ve sonunu bağlayamadığım bu cümle:))
herkese süper haftasonları!!!
not: desen polisanın poliart tekstil kalemleriyle yapıldı. aynen yağlı pastel boyaya benzeyen bu kalemlerle a4 üzerine çalışıp sonra bildiğin kağıdı çevirip kumaş üstüne ütülüyorsun. sonuç harf tarzı şeylerde belki de benim beceremememden başarılı diil ama pastele gidecek desenlerde güzel olabilir düşüncesindeyim. denemek lazım...
5 Kasım 2009 Perşembe
deli mi dikti beni??
yoğun talep üzerine ilk göz ağrım fıldırı da koyuyorum. kendisinin kolları var, o açıdan herkesle tanışıp el sıkışabiliyor...
bu arada, denemek isteyenlere, daha önceki canavar patronunu http://craftschmaft.com/2008/12/10/tag-monster-pattern/ adresinden indirebilirsiniz. sevgiler...
3 Kasım 2009 Salı
experimental knitting
28 Ekim 2009 Çarşamba
bu ne dağınıklık!!!
27 Ekim 2009 Salı
neye niyet, neye kısmet...
neyse bir sürü bez çantalar yapmış, o bölümde okuyan ama aslında mimar olan sevgili arkadaşıma üstüne desen çalışması için emanet etmiştim. birini mundar etmiş, diğerine de işlerinden dokunamamış, neyse dedik.. dinledik, hoşumuza gitti ya.. neyse:)) yapılır yapılmaz burdan çantaları sizlerle paylaşacağım.. ümitliyim...
bugün de boş geçmesin, dinleti için bana eşlik eden, herşeye karşı özel alerji ve/ya rahatsızlık geliştirmiş bir diğer sevgili arkadaşım duygu için geçen gün yaptığım yastığı paylaşıym istedim. normal yastıkla değil, sosis yastıkla uyuyabiliyor, kendine uygun yumuşacık bir yastık bir türlü bulamıyormuş.. evde yarım saatte üretilen bu çözüm pek hoşuna gitti huysuzun...
26 Ekim 2009 Pazartesi
flim-flam dünyasına hoş geldiniz:)
flim-flam çabuk sıkılan, zor karar verenler için. o yüzden renkler karman çorman... herşey evde tarafımdan, bazı bazı sağ sol eş dost yardımıyla denenen, tasarlanan, bulunan şeyler... beraber renklenmek, beraber eğlenmek için.
flim-flam dünyasına hoş geldiniz!! uğradığınız için teşekkürler :)