30 Eylül 2010 Perşembe

felt like an organizer

dağınıklığımı ekarte etmenin yolu yok belki ama kendimi iyi hissetmemin var. araştırdım, buldum. hepsi keçe. hepsinin yapımı kolay. bakıp bakıp diyorum ki, yarın birgün, tabi eğer istersem, derli toplu, çıtı pıtı, bakımlı, alımlı bir kadın olabilirim. hayat öyle kolay yani. dikmeyi bilene.








bu haftanın gerisi

bu haftanın ikinci yarısı çok hareketli.

30 eylül yani bugün kültürlerarası diyalog günü. istanbul'da kültür avı ile kutlanıyor. eminönü civarında koşuşan gençler görüp de kültür avı nedir diyenlere kulturavi.com.tr

akşamına bronx pi sahnede ölmeyen pantalonlar "die toten hosen"




1 ekim henüz ismini bilmediğim bir sergi açılışı var 2010 kapsamında sine'nin tablosu olacakmış, gidiyoruz bilgimiz yok. ama sonra new model army ghetto'da.

2-3 ekim tamirane'de demonation festival ülkemizden çıkan başarılı projeleri kutlamak ve desteklemek, iyi vakit geçirip, güzel müzik dinlemek için süper fırsat.


2 ekim akşamı saat 20:00da 3. köprüye karşı en yakın sahile inip bir mum yakıyoruz. biz moda'da olacağız. siz de mutlaka gelin. çok önemli işim var gelemem ama bir katkım olsun derseniz de http://www.2milyonistanbullu.com/ adresindeki imza kampanyasına katılın.

4 ekim dünya hayvanları koruma nedeniyle de 2-3 ekim haftasonunda bir çok aktivite düzenleniyor. 3 ekim sabahı haytap tarafından yine bir çok noktada eş zamanlı gerçekleşecek 'katilim kim?' desteğinizi bekliyor.


müzik ve aktivizm dolu bir hafta gerisi bizi bekliyor. lütfen siz de bir ses verin.

26 Eylül 2010 Pazar

2010 kültür başkenti: essen

almanya'da sadece essen'de değil, bütün ruhr bölgesindeki şehirlerde kutlanıyor 2010 kültür başkenti etkinlikleri. ziyaretimizin üstünden zaman geçti ama yine de paylaşmak istedim.

benim favori projem design kiosk'lar.


bir de 'crafting europa' diye konferanslarla desteklemişler. darısı başımıza. daha detaylı bilgi almak isteyenler için: www.designkiosk-ruhr.de

atma mahalleli din kardeşiyiz

geçen hafta buruk bir haftaydı, tophane olayları üstüne çok duruldu, ben de kendimce birşeyler eklemek istedim.

birincisi, mahallelinin mardin ve siirtli olması bu açıdan mutaassıp olmalarının sanki doğal bir olay olması ile ilgili. babaannesi mardinli dedesi siirtli biri olarak bölge insanı ile bolca zaman geçirmiş biri olarak anlamlandıramadığım, yüzyıllarca farklı din ve kültürlere ev sahipliği yapmış bir bölge insanının bu kadar tahammülsüz olmasının doğal birşeymiş gibi karşılanması.
büyük büyük dedem siirtli şeyh. büyük dedem eğitimci olduğu için istanbul'a tayin nedeniyle gelen bir aile bizimkisi. o dönemki ev, sanatçı ve edebiyatçıların uğrak noktası. dedem önemli bir bankanın genel müdürü, kardeşleri emniyet müdürü, asker, yedek parçacı. babaannem bugüne kadar denizine giren eğlencesi bol sinirlendi mi arapça küfürü basan bir kadın. kardeşleri, babam alman lisesindeyken sınıf arkadaşlarına almanca ve keman dersi veren süper gırgır insanlar. bugün hayatta kalan kardeşi jinekolog, diğeri süper babacan bir minibüs şoförünün dul eşi.

istisna diye bir şey yok. beyin daha iyi anlamlandırabilmek için herşeyi sınıflandırmayı sever, önyargılar ve stereotipler de böyle çıkar ya uymayan herşey istisna. oysa hayır bir gerçek, böyle bir yaşantı da var hem de hiç azımsanmayacak kadar.

ikincisi, olayların referandum sonuçlarına bağlanması ile ilgili. anadolu'nun birçok şehrini gezenler bilir. son yıllarda içkili yerlerin şehir dışına atılması, ve şehir içindeki tekel bayilerinin birer ikişer kapanması yeni birşey değil, referandum sonrası hiç değil. yine, son yıllarda turizmin çok geliştiği aynı mardin'de tekel bayi arayın mesela. sonrasında konuşalım. bu uzun bir süreç, şimdi bizim yeni yeni yerleştiğimiz mahallemiz basılınca farkına vardığımız.

üçüncüsü, hemen hemen her mahallelinin ağzındaki fuhuş yapıyorlar iddiası. aynı gün gazetlerde bir rus kadına tecavüz haberi. hostellerin açılması ve yabancı turistlerle sevişen türk genci. anlamı fuhuş, çünkü başkasını bilmiyorlar, ya tecavüz ya fuhuş. milletimizin bastırılmış cinselliğinde tek anlam bu adamlar yolda alkol alıyor sonra da sevişiyor. biraz kıskançlık biraz da bastırılmış duyguların yarattığı öfke gibi. ben de istersem ya tecavüz ederim ya da sevişenin kafasında şişe kırarım mantığı.

işte böyle, tophane olayları referandum sonrası gaza gelen toplumun olayı gibi algılanmamalı bence. sanki daha çok uzun bir sürecin, milletin bastırılmış duyguları üzerinde yıllardır oynanan siyasi oyunların sonucu.

naçizane fikrim yani.

sonuç: herkes birbirine saygı duymalı. şunu anlamak çoğumuz için mümkün değil. benim içki içiyor olmamın başkasına sakıncası ne. özgür irade isteyen içer isteyen içmez. ama madem rahatsız olunuyor, rahatsız olanın da gözüne sokulmamalı. saygı gösterilmeli. ha rahatsız olanlar da madem şikayette bulundular, bunla yetinebilmeli, biber gazı ve şişe ile girişmemeli. anlaştık mı?

4 Eylül 2010 Cumartesi

pin up girl

biraz önceki postumda belirttiğim gibi en sonunda benim de bir rozet makinam var!! biraz başlangıç seviyesi ama bu kaliteyle değil daha çok hızla alakalı birşey sanırım, çünkü çıkan rozetler gayet başarılı ancak süreç biraz acılı.

rozet makinamı ben fenerbahçe ve yavru vatan nişantaşında döne döne kutlarkene cemre'den hemen ilk sipariş geldi.

greenpeace'in bp için yeni logo yarışmasının kazananı laurent hunziker kardeşimizin tasarımı. (bu arada bunu demeden geçemiycem, arkadaş çevreye duyarlı olduğu kadar hunlara da duyarlı galiba:))


şimdi gelelim güzel habere, eğer bu bloğun izleyicisiyseniz, bana dilediğiniz görseli gönderin, size pin yapıp geri gönderiym. üstelik tercihinize göre sadece pin değil, ayna, anahtarlık ve isimlik gibi birçok değişik şekilde yapabilirim. tabi fotosunu çekip buraya koymama izin verirseniz bir de tam balkaymak!! sevgiler.

flim-flam rengarenk

havaların yavaş yavaş soğuduğu, sonbaharın yaklaştığı bu günler rengarenk oyuncakları meydana çıkarmak için süper zaman!


mükemmel bir berlin ziyareti sırasında edinilmiş holga


ve bir güzel wisconsin akşamı gönderilen badge-a-minit


haftaya almanya'ya gidiyorum, bu da wishlist'te (dikkatli gözler anlamıştır ama lomo pinlerim olsun diye:))