22 Eylül 2011 Perşembe

fenerbahçenin kadınları

salı günü toparlanıp takımı desteğe maça gittik.

o kadar heyecanlı bir hava vardı ki!  beleş bilet veya maça girebilme heyecanı değil de zaten zor bir dönem geçiren takımı, başkanı, o gün orada olamayan erkek taraftarları hayal kırıklığına uğratmama heyecanıydı. o sıcakta, o kalabalıkta saatlerce sırada bekleten, hemen hemen herkese fenerium lisanslı kıyafetler giydiren, 4 yaşından beri maça giden beni bile manisaspor sahaya çıkınca alkışlamaya iten, 7'den 70'e kimseyi 90 dakika boyunca oturtmayan bu heyecandı bence ve çok güzeldi!

yer yer kadınların tezahurat girişimleri bana life of brian'dan şu sahneyi çağrıştırdı. zaten güle oynaya geçen maçta biraz daha gülümsetti.



biz federasyonun değil fenerbahçenin kadınlarıyız. kulübe dokunanı da taşlarız ona göre ;)

14 Eylül 2011 Çarşamba

iki bayram arası


şeker bayramı, izmir ve çeşme'de şeker gibi geçti. ciddi kitaplara geçmeden bir mola daha verip 'ambulansla dünya turu'nu okudum melida tüzünoğlu'nun. dışardan gelen uyaranların insan beyninde aynı anda bin bir türlü şeye dönüşebilmesi şaşırtıcı birşey değil de bunun bu kadar güzel kağıda geçirilmesi hakkaten takdire şayan. tavsiye tavsiye.

bu bayram keşfi 1.

bayram keşfi 2: trt belgesel. çok güzel kanalmış, çok şey öğrendim. biran bir zaman ne izliycem diye düşünürseniz göz atın derim. memleketi tanımak için vesile.

bayram keşfi 3: alaçatı. ama o gez gör maymuncuk konusu.

sizi bayram keşfi birin açılış kısmıyla bırakarak işime gücüme dönüyorum. buyurun.


"düseldorf havaalanına hava almaya gitmiştik. iki kişiydik. birimizin turuncu saçları ve çilleri, öbürümüzün güzel yüzü ve seçimleri vardı. birimiz kadın, birimiz erkektik.
birimiz uçakla dünyanın öbür ucuna, birimiz en fazla ortasına gidebilmiştik.
dünyanın öbür ucuna gidebilenin bir erkek, ortasında kalakalanın bir kadın olduğunu tahmin ettin, değil mi?"
melida tüzünoğlu, ambulansla dünya turu. (istanbul: april yayıncılık, 2011) 
(o kadar tez yazdık zamanında bari referans yapmayı hatırlasaydık. tey tey tey... )

7 Eylül 2011 Çarşamba

erkekleri anlayın

bugün ofiste müzik seçimi nostaljik türkçe pop. ajda pekkan tarafından 'erkekleri anlayın' diye bir şarkı duydum çalanlar arasında bana içerik olarak acayip bir şekilde die ärzte'den 'männer sind schweine' (erkekler domuzdur) adlı şarkıyı hatırlattı. demek yıl, ırk, din farketmeden tüm kadınlar üç aşağı beş yukarı aynı dertten müzdarip. kimbilir daha ne şarkılar vardır böyle daha (bildiğiniz varsa göndersenize??)

neyse eve gelir gelmez ben bu ikisini de buldum, aşağıda paylaşıyorum.





henüz bu yaz da böyle geçti yazısı yazamadım birçoğunuzu kıskançlıktan çatlatacak (keh keh) ama şunu diyebilirim ki gördüğüm kadarıyla bu yazın mekanlardaki kraliçesi ajda pekkan. sevelim sevmeyelim 1969 yılında erkekleri anlayan ajda ablamızın çok değil daha 3-5 yıl önceki şu pozu bence başarısını kanıtlıyor. hepimize 65imizde böyle pozlar nasip olması dileğiyle, iyi çarşambalar. 



6 Eylül 2011 Salı

ne mutlu mutluyum diyene


amazon'dan tonlarca süper kitap istedim, gelir gelmez topladım hepsini adaya meltem'e gittim. meltem de dedi ki onlara başlamadan al bunu oku. pat zeytin'e gelirken kolay okunacak birşeyler alıym diye bunu bulmuş, sonra da meltem'e bırakmış. meltem de okumadan test sürüşü için beni uygun buldu sanırım.

şimdi kolay okunan kitap konsepti göreceliymiş kesinlikle, çünkü ben bayağı zorlandım bu kitabı bitiricem diye. hatta eylül ayında (hey ay için başka başka mutluluk hedefleri var kadının) beğenmediğim hiçbir kitabı bitirmeye çalışmayacağım yazmış, o satırda bıraktım kitabı kenara.

yazar mutsuz bir kadın değil aslında, ama mutluluğunu daha nasıl arttırabilir diye yıllık bir plan yapıp günlüğünü de bizimle paylaşıyor. içinde mutluluk kavramına dair bilimsel açıklamalar var, o araştırma kısımları oldukça ilginç.

mesela diyor ki sarılacaksan en az 6 saniye sarılacaksın çünkü daha iyi hissetmek için gerekli kimyasalların salgılanması için gerekli süre buymuş. bunu keremle hemen bir bilim adamı merakıyla test ettik. önce 6 saniye birbirimize sarıldık. sonucu kontrol etmek için daha sonra 6 saniye boş iki damacanaya sarıldık. sonuç hakkaten ilginç bir şekilde benzer. yani bir sevenim yok diye üzülmeyin, boş damacana da iş görüyor :)


yine de kitabı almadan bloğuna göz atmakta yarar var derim çünkü kitap da blogdaki yazılardan derleme.

benim bloğuma gelince o kadar özledim ki onu!! (şeker bayramı sonrası şeker gibi postlarla hız kesmeyeceğim inşallah maşallah :)