25 Mart 2010 Perşembe

itinayla örülemeyen t-shirt'ler

bir önceki yazıda bahsettiğim t-shirt parçalama/ örme işlemi hoşuma gittiğinden ve feci fiyonk yapasım geldiğinden (ki evet feci fiyonk yapası gelebiliyormuş insanın) feda edecek t-shirt arayışına girdim. maalesef yanları dikişsiz t-shirt bulamadım, dikişliyle de idare ederiz dedim. ve turuncunun güzelliğinden bu garibanı seçtim.





meğer idare edemezmişiz çünkü çekiştirirken dikiş yerleri sökülüyormuş, malum ince ince kestiğimiz için. bu durumda elimde bir sürü kısa turuncu şerit kaldı. ben de onları iğneye geçirdim, saç örgüsüyle ördüm. sonra kıvırdım, yuvarlayıp diktim. kalan kısmı ortasından çıkarıp, meşhur düğmelerimden biriyle sabitledim, arkasına da iğne diktim.

sonuç:



belki çok iştah kabartıcı değil ama yetenekli ellerde bu fikrin şahesere dönüşeceğinden eminim:)

21 Mart 2010 Pazar

eski t-shirtler itinayla örülür

bahar da geldi artık, hepimize hayırlı olsun!! güzel havanın keyfini pazar sabahı bebek'te kahve ve sonrası bebek-beşiktaş yürüyüşüyle sürdüm de bir yandan da tüh ya atkılar da iyi gidiyordu ben şimdi havalar ısınınca örgü öremiycem mi diye ılık ılık üzüldüm.


sonra aklıma geçen gün gördüğüm site geldi. t-shirtten yün değil de işte örgü örülecek ip yapımını anlatan. kenarları dikişşiz ve desensiz t-shirt bulun diyor ama ikisini birarada bulamadım, kenarı dikişsiz bir bu gariban vardı atkıya dönüşecek.





sonrası, işte kestim biçtim anlatıldığı üzere. bu nasıl yuvarlanacak diye şüphedeydim ama baktım ipi çekince hakkaten yuvarlanıyor. hafif hayret, hafif oley oley diye çekiştirdim durdum, sonra da çıkan ipi gururla yumak yaptım.




ve başladım örmeye.. sonuç mükemmel, el terletmeyen, sıcak bastırmayan örgü keyfi... yanlız t-shirt baskısız olsun demesinin nedenini anladım sonradan, çünkü askılı kısım yuvarlanmıyor, o da artık kendinden desenli yün oldu işte dedim. ne kadar uzuycak acaba diye ördüm.

pek uzun birşey olamadı (6 ilmek genişliğinde yapsam bile) ama yine de bitene kadar hava karardı. bu durumda özlenen foto kalitesiyle görebileceğiniz aşağıdaki atkı oldu... yarın süsleyip pasajıma koyucam belki alanı çıkar:))




8 Mart 2010 Pazartesi

dikmişim bu dünyayı



arada sırada depresiflikten kronik depresifliğe emin adımlarla ilerlerken öğrendim ki yarım kalan işleri tamamlamak lazımmış. bugünün işini yarına bırakmak mega stres kaynağıymış.

yaptım ben de yarım kalan işlerimin yarım yamalak bir listesini, sonra 'hay dikmişim bu dünyayı' diye söylenirken, aklıma bu yaka iğnesi geldi. yaptığım an satılan...

hey gidi günler hey:)

and the oscar goes to








benim keçe yoda yaka iğnesi dün akşam twitter'da ünlendi.

tanımadığım ama tanıdığım insanların tanıdığı ve bu vesileyle biran önce tanışmak istediğim insanlar bulmuşlar ve dünya'nın en çirkin yodaları arasına aday göstermişler. dün akşama kadar tıklama 130 civarlarındayken, sabah itibarıyla yoda'ya tıklama 258 olmuştu.

e bu sayıların satışlara yansıması ümidiyle reklamın iyisi kötüsü olmaz diyor, kendi yodalarını yapıp anlık şöhretin keyfini çıkarmak isteyenlere de buyrun burdan yakın diyoruz.