11 Nisan 2011 Pazartesi

one love

hünerli ellerde (creasoup) wordpress'in ne hale gelebileceğinin güzel bir örneği için efes'in yeni bloğuna bakmakta fayda var: http://blog.efespilsen.com.tr/

one love sahnesinde kimler var bu yıl onu da öğrenmiş olduk bu sayede. suede, editors, cake (yaşasın bir daha) ve nneka. nneka'yı hiç duymamıştım ama lauryn hill ve erykah badu (süper yanlış yazmışlar adını bu arada blogda:)) ile karşılaştırmışlar. o iki kadın da benim tez yazma dönemimde özellikle nonstop güç kaynağım oldukları ve kendilerini çok sevdiğim için bir şans verelim nneka'ya, işte size fransa ve isveç'ten sonra nijerya sokakları. afrika'da şuan zor zamanlar geçiren sevgili arkadaşım nick'e gitsin, buyrunuz...

sevmek suç mu?

arkadaşlarımı sevdiğimi kabul ettirmekte zorluk çektiğim iki şey var. bunlardan biri romantik komedi diğeri de serdar ortaç.

geçen haftasonu bir romantik komedi maratonuna daha girdim, sonuçları sizlerle paylaşmak istedim.

the switch (juno ve little miss sunshine'ın yapımcılarından olduğu için biraz daha büyük beklentilerim vardı filmle ilgili hoş ama jennifer aniston olup da bir filmin şirin olmaması namümkün bence kesin, bimilyon.)


the kids are all right bir lezbiyen aile romantik komedisi. konusu bile yeter ama işleyişi oyunculuklar çok doğal çok güzel.


love and other drugs bin kere koysanız bin kere izlerim o derece hoşuma gitti, güldüm ağladım, zaten anne hathaway ve jake gyllenhaal bir arada. tamamen son zamanlarda izlediğim en güzel film diyebilirim o derece.


tamara drewe festivalde bilet aldığım üç filmden şuana kadar sadece birine isabet ettim, o da romantik komedi. bunda ben bile maalesef diycem artık ama film allahtan çok güzeldi, andy amca (afişte arkada kazmalı amca) daha da bir güzeldi.


how do you know resmen alerjim var benim reese witherspoon'a, alternatifsizlikten, bir de diğer oyuncuların hatrına izledim.

sonra tam bu kadını beğenen (tipini ve oyunculuğunu) nasıl oluyor anlamıyorum diye söylenirken bkz. mayıs ayı usa vogue kapağında kim var:

fashionista.com

neymiş efendim sevmek suç değilmiş. elalem reese witherspoon'u severse, ben de romantik komedi de sevebilirmişim, serdar ortaç da! kıssadan hisse, bu da böyle biline...

9 Nisan 2011 Cumartesi

gatorna i sverige

geçen ay fransa sokaklarına gitmiştik, bu ay da ikea postundan sonra bari isveç sokaklarına gidelim. sevgiler.

pray for japan

gündemi biraz geç takip eden biri olarak japonyadaki deprem, başımızdakilerin nükleer aşkı gibi konularda naçizane fikirlerim geç kaldı. ama resmen aşığı olduğum şu resim (by yoshitomo nara) bence gayet iyi özetliyor herşeyi.

asyalılara burun kıvıran bana genç yaşta japonları sevmeyi öğreten goleme de burdan selam çakar, nara abimizin şu güzel sergilerinden birinin biran önce ülkemize gelmesini dilerim.
(for more: klik)



(for more: klik)

evimizin herşeyi

öyle ya da böyle isveçli dev mobilya marketi ikea hepimizin hayatında. özellikle 5 metrekare alana mutfak, banyo, salon ve çocuk odası sığdırabildikleri o küçük maket evlerine ben şahsen bayılıyorum. işte bu ikea'nın bir de bloğu varmış, ben bu sabah yeni gördüm. hem evini dekore etmek isteyen, parası çok olmayan ve fikir arayan hem de isveççesini geliştirmek isteyenlere duyurulur:
http://livethemma.ikea.se/

 dipnot: yine de en hesaplısı en güzeli mahallenizde marangoz varsa ondadır, biran önce arkadaşlığı geliştirin ve ondan da bir fiyat alın derim ben. (tabi mahalle var mahalle var, bilemedim şuan)