en sonunda 'artık giymediğiniz yırtık pırtık eski püskü kıyafetlerinizi bana getirin' çağrıma yanıt veren elif'in t-shirt'leri salonun ortasına döktüm, başladım rengarenk düğmelere...
düğme makinesinin hikayesi ilginç ve son yıllardaki en güzel günüme tekabül ediyor, paylaşmak isterim...
arkadaşımla bir cumartesi sabahı uyanıp, tünel'de kahvaltı ettik... sonra galata'dan aşağı yürüyüp bienal'e gittik... tam bienal çıkışı tophane'de yemekleşip, tavla oynuyorduk ki, ne zamandır beklenen düğme makinemin ikitelli'de hazır olduğu haberi geldi... biz de üşenmedik, kalktık gittik... hem bir dokuma atölyesi görmüş olduk (özel turumuz bile vardı, her makineyi detaylı olarak anlatan:)) hem de rozet makinesi arayışıyla başlayan, düğme makinesi bulunmasıyla sona eren iştahımızı doyurduk... (ayrıca sonra da oralardan kalkıp, ümraniye'de karnımızı doyurduk:))
işte böyle... kısa bir istanbul turu, ardanın desteği, elifin t-shirt'leri ve yeni tekstil kalemleriyle gelsin tokalar, küpeler, düğmeler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder